Tam İman ve Gerçek/Kalıcı Çıkara Yönelmek
Şuara
41. Büyücüler geldiklerinde, Firavun'a dediler ki: "Eğer biz galip gelirsek bize gerçekten ödül var, değil mi?"
42. "Evet, dedi, siz o zaman benim yakınlarımdan olacaksınız."
43. Mûsa onlara dedi ki: "Atacağınız şeyi atın!"
44. Bunun üzerine onlar, iplerini ve değneklerini ortaya attılar ve dediler: "Firavun'un onur ve yüceliği aşkına biz, evet biz galip geleceğiz."
45. Mûsa da asasını attı. Bir de ne görsünler, o onların hüner olarak ortaya getirdikleri şeyleri yalayıp yutuyor.
46. Bunun üzerine büyücüler, secdelere kapandılar.
47. Dediler: "İnandık âlemlerin Rabbi'ne."
48. "Mûsa'nın ve Hârun'un Rabbine."
49. Firavun haykırdı: "Ben size izin vermeden ona inandınız ha! Anlaşıldı, o sizin hepinize sihirbazlığı öğreten büyüğünüz. Yakında bileceksiniz. Yemin olsun, ellerinizi, ayaklarınızı çaprazlamasına keseceğim ve yemin olsun sizi toptan asacağım."
50. Dediler: "Zararı yok, biz nasıl olsa Rabbimize döneceğiz,
51. Ümidimiz odur ku, Rabbimiz hatalarımızı bağışlar çünkü biz ilk inananlar olduk."
Tam bir iman ve aynı zamanda gerçek/kalıcı çıkarına yönelme örneği.
Burada o güne kadar günahkar durumda olan büyücüler, tanık oldukları delil sayesinde hatalarının farkına vararak birden tüm benlikleriyle Allah'a teslim oluyorlar. Hem makam/şöhret ve diğer alacakları ödüllerden vazgeçiyorlar, hem de hayatlarını bile tehlikeye atarak açıkça gerçeğe yöneliyorlar (ve tabii aynı zamanda geçmişte tüm yaptıkları yanlışlar için tövbe ediyorlar). İlk bakışta fedakarca gibi gözüken bu davranışları aslında tam tersine, bugüne kadar yaptıkları kendilerine zulümden yani kendilerini fedadan kurtulup, hakiki kurtuluşa ve sonsuz başarıya ulaşmanın adımıdır.
50. Dediler: "Zararı yok, biz nasıl olsa Rabbimize döneceğiz,
51. Ümidimiz odur ku, Rabbimiz hatalarımızı bağışlar çünkü biz ilk inananlar olduk."
İşte en içten tövbekarlık ve teslim olma örneklerinden... Ve “gerçek/kalıcı çıkarın ne olduğunu anlama ve ona yönelme bilgeliğine ulaşma, iyiliği seçmek.. En ufak kuşku veya belirsizlik sözkonusu bile değil zihinlerinde, gerçeğin farkına tümüyle varmışlar. Zaten herkes doğuştan/yaratılıştan gelen içlerindeki ayetler, ve de daha sonra karşılaştıkları deliller sayesinde bu gerçeğin farkındadır, ama kimileri inatla bu apaçık bilgiye sırtını dönmeye ve dolayısıyla kendini ve etrafındakileri mahvetmeye çalışır ömrü boyunca. Fakat burada görüldüğü gibi, tanık olunan yeni deliller bu inadı birden kırarak secdeye kapanmaya vesile olabilmekte bazen. İyilik ve mantık üzerine olan bir kimse zaten daha fazla direnemez, gerçeği inkar zulmüne son verir.
Bir diğer nokta; buradaki büyücüler tövbe edip kurtuluşa ulaşmayı hakettiklerinden, yani toplamda iyi tarafları daha ağır basan kişiler olmalarından dolayı böyle bir deneyim yaşıyorlar. Zaten herkes hakettiğine kavuşturuluyor bu 2 günlük imtihan dünyasında:
http://emre1974tr.blogspot.com.tr/2011/07/kader-ve-ozgur-irade.html
İslam dininin, bizlere gerçek kurtuluş ve çıkarımızın ne olduğunu, ona nasıl ulaşacağımızı öğrettiğini anlatmıştım:
http://emre1974tr.blogspot.com.tr/2011/07/izdrap-degil-mutluluk-secilmelidir.html
Gerçekte kendini ve etrafını mahveden, sonsuz anlamda feda edenler cehennem ehli olan kötülerdir, buna karşılık “gerçek çıkarcılar” ise gerek kendisini, gerekse etrafını kurtuluşa ve mutluluğa yönelten, cennet ehli iyilerdir.
http://emre1974tr.blogspot.com.tr/2013/03/iyiler-mutlaka-kazanr.html
Ankebut 6. Kim bizim için çaba gösterirse, kendisi için çaba göstermiş olur. ALLAH hiç kimseye muhtaç değildir.
Bu arada 49. ayette geçen, antik Mısır Firavunlarının çaprazlama merakının nedenini şurada açıklamıştık:
http://emre1974tr.blogspot.com.tr/2011/07/msr-firavunlarnn-caprazlama-merak.html
Twitter'da şöyle yazmıştım: -Bazen yenilirsin ama aslında kazanmışsındır, bazen de kazanırsın ama aslında yenilmişsindir, ama en güzeli kazanıp gerçekte de kazanmaktır.- İşte bu olaydaki büyücüler, bahsettiğim yenilirken kazananlardır.Ama en güzeli, kazanırken kazanan Musa Peygamberin yaşadığıdır elbette yine.
Adem ve Eşinden Sonra Başka Kimseler de Doğrudan Topraktan Yaratılmış Olabilir
Bakara
36. Bunun üzerine şeytan onların ayaklarını kaydırdı da onları içinde bulundukları yerden çıkardı. Biz de şöyle buyurduk: "Bir kısmınız bir kısmınıza düşman olarak aşağıya inin. Belli bir süre kadar yeryüzünde sizin için bir bekleme yeri, bir nimet/bir yararlanma imkânı olacaktır."
37. Bunun üzerine Âdem, Rabbinden bazı kelimeler öğrenip belledi de O'na yöneldi. O da onun tövbesini kabul etti. Gerçekten de O, evet O, Tevvâb'dır, tövbeleri cömertçe kabul eder; Rahîm'dir, rahmetini cömertçe yayar.
38. Hepiniz oradan aşağı inin. dedik. Benden size bir yol gösteriş ulaşır da kim bu yol gösterişime uyarsa artık böylelerine hiçbir korku yoktur. Onlar kederle de yüzyüze gelmeyeceklerdir.
36. ayette ilk insan olan Adem ve eşinin yasak ağaca yaklaşması sonucu aşağıya inmelerinden bahsedilirken, 38. ayetteki ifadeler ise , bu dünya için yaratılan bazı diğer insanların da topluca inmesine işaret ediyor gibi. Çünkü 36. Ayette zaten emir veriliyor, 38 ayette ise tekrardan hem de bu sefer “hepiniz inin” denilmesi ve ayrıca onlara elçiler geleceğinin de söylenmesi bu düşünceyi kuvvetlendiriyor.
36. Bunun üzerine şeytan onların ayaklarını kaydırdı da onları içinde bulundukları yerden çıkardı. Biz de şöyle buyurduk: "Bir kısmınız bir kısmınıza düşman olarak aşağıya inin. Belli bir süre kadar yeryüzünde sizin için bir bekleme yeri, bir nimet/bir yararlanma imkânı olacaktır."
37. Bunun üzerine Âdem, Rabbinden bazı kelimeler öğrenip belledi de O'na yöneldi. O da onun tövbesini kabul etti. Gerçekten de O, evet O, Tevvâb'dır, tövbeleri cömertçe kabul eder; Rahîm'dir, rahmetini cömertçe yayar.
38. Hepiniz oradan aşağı inin. dedik. Benden size bir yol gösteriş ulaşır da kim bu yol gösterişime uyarsa artık böylelerine hiçbir korku yoktur. Onlar kederle de yüzyüze gelmeyeceklerdir.
36. ayette ilk insan olan Adem ve eşinin yasak ağaca yaklaşması sonucu aşağıya inmelerinden bahsedilirken, 38. ayetteki ifadeler ise , bu dünya için yaratılan bazı diğer insanların da topluca inmesine işaret ediyor gibi. Çünkü 36. Ayette zaten emir veriliyor, 38 ayette ise tekrardan hem de bu sefer “hepiniz inin” denilmesi ve ayrıca onlara elçiler geleceğinin de söylenmesi bu düşünceyi kuvvetlendiriyor.
Yani;
1- Ayetlerdeki ifadeler Adem ve eşinden
sonra daha başka insanların da doğrudan topraktan yaratıldığını
gösteriyor gibi. Eğer durum öyleyse, insanlığın çoğalmasının
nasıl gerçekleştiği konusu da daha bir netliğe kavuşur.
2- İnsanların dünyada imtihan
edilmelerinin nedeni Adem ve eşinin işlediği günah değil(sadece
Adem ve eşi bu işledikleri günahın ceremesini çeker). Herkes
kendinden sorumludur ve zaten en başından evrenimizde imtihan(yani
kendimizle yüzleşme) için yaratıldık. Şu yazımda da bu konuya
felsefi açıdan ve delilleriyle değinmiştim:
Hiç Yaşlanmayan Bir Canlı:
Turritopsis Nutricula
Casiye 4: Ve
sizin yaratılışınızda, her yana yaydığı canlılarda,
kesinliği yakalayan bir topluluk için ibretler,
işaretler vardır
Canlılarda deliller olduğunu söyleyen
bu tarz ayetler doğrultusunda, denizanalarındaki sonsuz yenilenme
yeteneğini, ahirete delil olarak görebiliriz.
Turritopsis Nutricula adıyla bilinen
bir denizanası türününün kendini sürekli yenileyerek daima genç
kalabildiği ve yaşlanmanın dışında bir etmen olmadığı
takdirde ölümsüz olduğu açıklandı. Yani bir hastalık veya
kaza/saldırı başına gelmediği takdirde milyarlarca yıl bile
(daha doğrusu sonsuza dek) yaşlanmadan yaşayabildiği
belirtiliyor.
Bu durum da bize ahiret
yaşantısındaki sürekli gençliğin, dünyamızda bile canlı
örneğinin olduğunu gösteriyor. Tabii buna karşılık, farklı
fizik yasalarına sahip Ahiret Evreninde (Rabbin Katı'nda) ise ebedi
gençliğin yanında ilave olarak ebedi sağlık ve yaşam da garanti
altındadır.
Bu arada, ahiret
yaşantısında sadece cennette değil, cehennemde de bedenlerin
sürekli yenilenmesi ve sürekli sabit formda kalma sözkonusu
elbette:
Nisa 56: Ayetlerimizi
inkâr edenleri yakında bir ateşe yaslayacağız. Derileri
piştikçe, azabı tatsınlar diye, derilerini öncekinden başka
derilerle değiştireceğiz. Allah Azîz ve Hakîm'dir.
Ayetlerde Beynimizden Bahsediliyor
Kutsal Kitabımızda beyin organından
bahsedilmediği iddiası dile getirilir, ama gerçekte ise Kuran'da
beyin organından açıkça bahsedilmektedir:
Alak
Suresi
15 İş, sandığı gibi değil! eğer vazgeçmezse yemin olsun, o alnı mutlaka tutup sürteceğiz!
16. Oyalancı, günahkâr alından (perçemden),
Ayetlerde "günahkar alın" denilmekte. Yani günahı işleyen/planlayan organın baş kısmında, alın hizasında olduğu vurgulanmakta. Bu yüzden "alın", günahkar ilan edilmiş...
Düşünce ve sorumluluğun beyin organında (alın hizasında/kafada) olduğu net bir şekilde anlatılmakta Kuran'da. Bunun yanı sıra; günümüzde biliminsanları, yalan söyleme olayından beynin ön kısmının sorumlu olduğunu belirtiyorlar. Bu bilgi de ayetlerdeki ifadelerin kusursuzluğunu bir kez daha gözler önüne sermekte.
15 İş, sandığı gibi değil! eğer vazgeçmezse yemin olsun, o alnı mutlaka tutup sürteceğiz!
16. Oyalancı, günahkâr alından (perçemden),
Ayetlerde "günahkar alın" denilmekte. Yani günahı işleyen/planlayan organın baş kısmında, alın hizasında olduğu vurgulanmakta. Bu yüzden "alın", günahkar ilan edilmiş...
Düşünce ve sorumluluğun beyin organında (alın hizasında/kafada) olduğu net bir şekilde anlatılmakta Kuran'da. Bunun yanı sıra; günümüzde biliminsanları, yalan söyleme olayından beynin ön kısmının sorumlu olduğunu belirtiyorlar. Bu bilgi de ayetlerdeki ifadelerin kusursuzluğunu bir kez daha gözler önüne sermekte.
İSA
PEYGAMBER YAŞIYOR MU?
Bu sık
sorulan soruya da kısaca tekrar cevap verelim:
İsa
Peygamber öldü, ama tıpkı diğer peygamber ve şehitler gibi
Rabbin Katı'nda (Ahiret Evreninde) tekrar yaratıldı.
Başka
bir deyişle bedenli olarak cennette yaşamakta şu an.
Konuyla
ilgili yazılarımı tekrar
vereyim:
http://emre1974tr.blogspot.com.tr/2011/07/zaman-zamanszlk-ve-rabbin-kat.html
http://emre1974tr.blogspot.com.tr/2011/07/islamda-canllarn-ruhu-hayaleti-yoktur.html
http://emre1974tr.blogspot.com.tr/2011/07/zaman-zamanszlk-ve-rabbin-kat.html
http://emre1974tr.blogspot.com.tr/2011/07/islamda-canllarn-ruhu-hayaleti-yoktur.html
Kısacası
sadece İsa değil, diğer tüm peygamber ve elçiler de cennette
yaşamaktalar şu anda...
Delillerden/ayetlerden
bazılarını buraya aktaralım:
Meryem
56. Kitap'ta İdris'i de an. Çünkü o, özü-sözü tam uyuşan bir kişiydi, bir peygamberdi.
57. Onu yüce bir mekâna yükselttik.
Ali İmran Suresi 55 Allah şunu da demişti: "Ey İsa, senin canını alacağım, seni kendime yükselteceğim; seni, inkar edenlerden uzaklaştırıp arındıracağım.Ve sana uyanları, inkar edenlerin, kıyamete kadar üstünde tutacağım.Sonra bana olacak dönüşünüz; tartışıp durduğunuz şeyler hakkında aranızda ben hüküm vereceğim."
-Sakın Allah yolunda öldürülenleri ölmüşler sanmayın! Aksine onlar hep hayattadırlar, Rablerinin katında rızıklandırılırlar.
-Allah’ın kendilerine lütfundan verdiği mutlulukla sevinç duyarlar ve arkalarından şehit olarak kendilerine katılmamış olan mücahitler hakkında: "Onlara hiçbir korku yok ve onlar üzüntü de duymayacaklardır. " müjdesinde bulunurlar. (Ali İmran suresi 169-170)
ZARİYAT
22. Sizin, rızkınız da göktedir, tehdit edildiğiniz şey de.
HADİD
21. Rabbinizden bir bağışlanmaya ve genişliği gökler ve yer kadar olan bir cennete koşun. ALLAH'a ve elçisine inananlar için hazırlanmıştır. Bu, ALLAH'ın dilediğine ve/veya dileyene verdiği lütfudur. ALLAH Büyük Lütuf sahibidir.
Meryem
56. Kitap'ta İdris'i de an. Çünkü o, özü-sözü tam uyuşan bir kişiydi, bir peygamberdi.
57. Onu yüce bir mekâna yükselttik.
Ali İmran Suresi 55 Allah şunu da demişti: "Ey İsa, senin canını alacağım, seni kendime yükselteceğim; seni, inkar edenlerden uzaklaştırıp arındıracağım.Ve sana uyanları, inkar edenlerin, kıyamete kadar üstünde tutacağım.Sonra bana olacak dönüşünüz; tartışıp durduğunuz şeyler hakkında aranızda ben hüküm vereceğim."
-Sakın Allah yolunda öldürülenleri ölmüşler sanmayın! Aksine onlar hep hayattadırlar, Rablerinin katında rızıklandırılırlar.
-Allah’ın kendilerine lütfundan verdiği mutlulukla sevinç duyarlar ve arkalarından şehit olarak kendilerine katılmamış olan mücahitler hakkında: "Onlara hiçbir korku yok ve onlar üzüntü de duymayacaklardır. " müjdesinde bulunurlar. (Ali İmran suresi 169-170)
ZARİYAT
22. Sizin, rızkınız da göktedir, tehdit edildiğiniz şey de.
HADİD
21. Rabbinizden bir bağışlanmaya ve genişliği gökler ve yer kadar olan bir cennete koşun. ALLAH'a ve elçisine inananlar için hazırlanmıştır. Bu, ALLAH'ın dilediğine ve/veya dileyene verdiği lütfudur. ALLAH Büyük Lütuf sahibidir.
VİDEOLARIMIZ
Bir
arkadaşımla birlikte hazırladığımız videoların bazılarının
Vimeo adreslerini de verelim (daha önceden belirttiğim üzere bu ve diğer
çalışmalarımız Kuran Araştırmaları Grubu'nun videoları
bünyesine de dahil edildiler);
Dinin
Tek Kaynağı Kuran'dır. Peygamberlerin gerçek sünnet ve yaşam
öyküleri de yalnızca yine Kutsal Kitabımızdadır:
Ruhçuluğun
İçyüzünü anlattığımız videomuz:
Ruhçuluğun
Truva Atı olan Tasavvufun içyüzü:
Selam ve sevgiler
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder