İslam`da insana ait ölümsüz ve tanrısal parça ruh inancı yoktur. 
Yaratılan her şey maddidir. Hatta cinler ve melekler bile (örneğin cinler ateşten yaratılmışlardır). 
Cennet ve cehennem de farklı fizik yasalarına sahip diğer evrenlerdedir ve sapına kadar maddedir. 
Ruhçu  öğretinin İslam dünyasına uydurma hadisler ve tasavvuf öğretileriyle  sızması sonucunda bugün Müslümanlar uydurma ruhlar âlemine iman  ettirilmektedir. Hatta Kuran`ı tercüme derken ayetlerde "nefs, can"  geçen yerlerde "ruh" denilerek çeviriler bile çarpıtılmıştır. 
Kuran`da gerçekten ruh diyen ayetler "vahiy"den ve de bu vahyi ileten Cebrail adlı vahiy meleğinden bahsetmektedir. 
Yani Kuran`da; 
Ruh = Vahiy 
Ruh = Vahiy meleği
Kuran`a  göre kabir azabı veya mükâfatı yoktur. Hemen hemen herkes kıyamet  sonrası, mahşer gününde tekrar yaratılacak ve sonsuz yaşamlarına  kavuşacaklardır. 
Yalnız dikkat ederseniz hemen hemen  herkes dedim. Çünkü Kuran`a göre istisna insanlar var. Bu konuda bazı  yazarlar güzel tespitlerde bulunmuşlardır. 
Kimdir bu  ayrıcalıklı insanlar? Bunlar Firavun gibi günahkârlıkta çok aşırıya  giden büyük günahkârlarla, şehitler gibi sevap kazanmada çok ileri  seviyede olan cennetlik insanlardır. 
Firavun gibi  günah işlemede çok aşırı bir seviyede ileri giden insanlar daha kıyamet  beklenmeden cehennemde yaratılarak daha şimdiden ateşte yanmaya  başlamışlardır. Ahirette ise cezalarını daha şiddetli bir şekilde  çekmeye başlayacaklardır: 
- Ateş; onlar, sabah akşam  ona karşı sunulur dururlar. Kıyamet kopacağı gün de: "Tıkın firavun  ailesini en şiddetli azaba!" (denilir). (Mümin Suresi 46. Ayet ) 
Burada  firavun ve ailesinin şimdiden sürekli ateşe atıldığı, kıyamet sonrası  ise asıl azaba atılacağı söyleniyor. Yanı bunlar şimdiden beden olarak  cehennemde yaratılmışlardır. 
Diğer uç gurup ise  iyilikte çok ileriye gidenlerdir. Bunlar da kıyamet beklenmeden şimdiden  cennette bedenen tekrar yaratılmışlar ve mükâfatlandırılmaya  başlanmışlardır. Bunlara örnek olarak şehitleri verebiliriz: 
-Sakın Allah yolunda öldürülenleri ölmüşler sanmayın! Aksine onlar hep hayattadırlar, Rablerinin katında rızıklandırılırlar. 
-Allah’ın  kendilerine lütfundan verdiği mutlulukla sevinç duyarlar ve  arkalarından şehit olarak kendilerine katılmamış olan mücahitler  hakkında: "Onlara hiçbir korku yok ve onlar üzüntü de duymayacaklardır. "  müjdesinde bulunurlar. (Ali İmran suresi 169-170) 
Burada  da açıkça ayetler, şehitlerin kanlı ve canlı bir şekilde yani bedenen  cennette şimdiden yaşamaya başladıklarını ve nimetler içinde olduklarını  söylüyor. 
Sakın Allah yolunda öldürülenleri ölmüşler sanmayın! Aksine onlar hep hayattadırlar, Rablerinin katında rızıklandırılırlar. 
-Allah’ın  kendilerine lütfundan verdiği mutlulukla sevinç duyarlar ve  arkalarından şehit olarak kendilerine katılmamış olan mücahitler  hakkında: "Onlara hiçbir korku yok ve onlar üzüntü de duymayacaklardır. "  müjdesinde bulunurlar. (Ali İmran suresi 169–170) 
Bu ayetler bile ruhlar âlemi safsatasını yerle bir etmeye yeterlidir. 
Eğer insanların ruhu olsaydı, tüm insanlar öldükten sonra yaşıyor olacaktı ve ayet "herkes canlıdır aslında " falan derdi. 
Ama öyle demiyor. Şöyle diyor: 
-Sakın Allah yolunda öldürülenleri ölmüşler sanmayın! Aksine onlar hep hayattadırlar, Rablerinin katında rızıklandırılırlar. 
Yani  "sadece şehitler gibi istisna insanlar kıyamet öncesi yaşayabiliyorlar.  " Çünkü diğer insanlar ölüler ve kıyameti bekliyorlar ikinci yaratılış  için. Ve ruhları olmadığından cansızlar. 
Ama şehitler  şimdiden cennette yaratıldıklarından (Rabbin katı), diğer insanlardan  farklı olarak şimdiden ikinci yaşamlarına başlamış bulunuyorlar.  Kıyametten sonra kendilerine katılacak diğer insanları da bekliyorlar. 
Yine insanların ruhu olmadığına Kuran`dan delil vermeye devam edelim: 
Yasin  51–52: Sûra üfürülmüştür! Bak, işte kabirlerden, Rablerine doğru akın  akın gidiyorlar. Şöyle diyecekler: "Vay başımıza gelene! Kim kaldırdı  bizi mezarımızdan? Rahman`ın vaat ettiği işte bu! Peygamberler doğru  söylemişler. " 
Eğer bu insanlar öldükten sonra ruhlar  âleminde yaşamaya devam etselerdi, bu âlemde yaşayacakları binlerce ve  hatta belki de milyonlarca yıl boyunca ahiretin gerçek olduğu acı  gerçeğini yudum yudum özümsemiş olacaklardır. 
Ama  hayır, bu insanlar dünyada öldükten sonra ilk defa kendilerine  geliyorlar ve büyük bir şaşkınlık içinde "meğerse doğruymuş"  gibilerinden bir şeyler söyleyerek büyük bir şok yaşıyorlar. 
Çünkü  ruhsal yaşam diye bir şey yok. Onlar vefat ettikten sonra kıyamete  kadar cansız bir şekilde beklediler ve uyandıklarında yani ikinci  yaratılışlarında da acı gerçeği gördüler.
Bazı insanların şimdiden cennete girdiğine bir diğer delil olarak şu ayetleri de verelim: 
Yasin Suresi(20-29): 
Kentin öbür ucundan bir adam koşarak gelip şöyle dedi: "Ey topluluk, bu elçilere uyun!" 
"Sizden herhangi bir ücret istemeyenlere uyun. Onlardır doğruyu ve güzeli bulanlar. " 
"Beni yaratana ne diye kulluk etmeyecek mişim ben? Ve sizler de O`na döndürüleceksiniz. " 
"O`ndan  başka tanrılar mı edineyim ben? Eğer Rahman bana bir zorluk/zarar  dilerse onların şefaati benden hiçbir şeyi savamaz; beni kurtaramazlar. "  
"Bu durumda ben elbette ki açık bir sapıklığın içine düşerim. " 
"Ben, sizin Rabbinize iman ettim, artık dinleyin beni!" 
"Gir cennete!" denildi. Dedi: "Kavmim bir bilebilseydi? 
Ki Rabbim beni affetti; beni, ikram edilenlerden kıldı. " 
Biz onun ardından kavmi üzerine gökten bir ordu indirmedik, indirecek de değildik. 
Olan, sadece korkunç titreşimli bir sesti. Ve bir anda sönüverdiler. 
*************
Eğer  kıyametten sonraki cennete girişten bahsetseydi, o zaman o adamın  toplumu zaten onu görüyor olurdu. Ama hemen ölümünden sonra bedenli  olarak cennete giriyor, diğerleri ise daha yeryüzünde olduğundan ve/veya  henüz dirilmediğinden, "kavmim, Allah`ın beni affedip cennetine  aldığını bilebilseydi" demekte. 
*************
RUM
55.  Saat gelip kıyamet koptuğu gün, günahkârlar dünyada bir saatten başka  kalmadıklarına yemin ederler. Onlar işte böyle çevriliyorlardı. 
56.  İlim ve iman verilenler ise şöyle dediler: "Yemin olsun, siz, Allah`ın  Kitabı gereğince yeniden dirilme gününe kadar kaldınız. İşte bu, yeniden  dirilme günüdür. Fakat siz daha önceden bilmiyordunuz. "
Eğer  bu günahkarlar ruhlar aleminde binlerce veya milyonlarca yıl azaplar  içinde yaşamış olsalardı, o zaman onlara bekleme süresi kısa gelmek bir  yana dursun tam tersine olduğundan da uzun gelecekti. 
Ama  görüldüğü üzere, dirildikleri andan itibaren kendilerine ilk defa  geliyorlar ve dünyadaki bekleme sürelerinin çok kısa olduğuna yemin  ediyorlar. 
Ayrıca ilim ve iman içinde olanlar onlara  şöyle diyor: "Yemin olsun, siz, Allah`ın Kitabı gereğince yeniden  dirilme gününe kadar kaldınız. İşte bu, yeniden dirilme günüdür. Fakat  siz daha önceden bilmiyordunuz. "
Yani hem "siz kıyamet  gününe kadar beklediniz" diyorlar hem de "siz daha önce bunu  bilmiyordunuz" diyerekten onların bilinçlerinin ilk defa yerine  geldiğine vurgu yapıyorlar.
Bu arada Kuran'da ruh  kelimesi sadece tekil olarak geçmektedir. Ruhun çoğulu olan "ervah"   kelimesi ayetlerde asla geçmez. Bu da ruhların olmadığına dair bir başka  sağlama, kanıt daha sunmaktadır bizlere.
İNSANA AİT RUH İNANCININ YAPTIĞI BOZGUNCULUKLAR 
1.İnsana  ait tanrısal parça ruh inancı insanların rableştirilmesinin kapısını  ardına kadar açıyor ve bunun sonucunda kutsal insanlar, tapınılan sefil  ruhbanlar ortaya çıkıyor. 
2.İnsana ait ruh inancından  dolayı çoğu insan tekâmül safsatasına inanıyor. Ve bu yüzden acı çekip  olgunlaşacağına inandığından kendine zulmediyor veya başına bir musibet  geldi mi bunu iyi bir şey zannedip kurtulmak için şevkli  davranmayabiliyor. Hâlbuki Kuran'a göre başımıza gelen musibetler hiç de  hayra alamet değildir ve günahlarımızdan dolayı bir uyarıdırlar. 
3.İnsana  ait ruh inancından dolayı insanüstü bir varlık olabileceğine inanan  ruhbanlar dünya nimetlerine sırt çevirerek kutsallaştığına inanıyorlar.  Bu sapkınlığı bir erdem olarak görüyorlar. Hatta kimisi cennet  nimetlerini bile istemiyor ve ilahlaşmaktan başka bir şeyi gözü  görmüyor(birlenme inancı). 
4.İnsana ait tanrısal parça  ruh inancından dolayı ölümün güzel bir şey olduğu zannediliyor. Çünkü  bu inanca göre ruh bedene hapistir ve ölüm ruhun özgürlüğüne  kavuşması-birlenmesi demektir. Bu hastalıklı düşüncenin sonucunda ne  yazık ki insan hayatına verilen önem azalabiliyor ruhlara inanan  insanlarda.
5.Yine insana ait ruh inancından dolayı  birçok insan reenkarnasyona inanıyor. Bu da her dirilişte bambaşka bir  yaratık olunacağı anlamına geliyor. Ve bu da farkında olunmasa da ölen  kişinin bir daha geri gelmemek üzere yok olması demektir. Çünkü başka  bir bedende başka bir kişilikte hatta başka cinsiyet veya türde dünyaya  geleceksen sürekli, ölünce şu anki sen bir daha oluşmamak üzere yok  olacak demektir. Yani tam bir materyalist inanca bürünüyor işin derinine  inince. 
6.Ruh ikizi inancı görülüyor birçok ruhçu  öğretide... Bunun sonucunda yalnızca ruh ikiziyle birlikte olan insanın  tekâmül edip mutlu olabileceği safsatasına inanılıyor. Bu da cinselliği  çaktırmadan yasaklama-kısıtlama hinliğini içeriyor. 
7.İnsana  ait ruh inancı ve tekâmül safsatası aslında günah işlemenin gerekli  olduğu yanlış inancına da götürüyor insanları. Çünkü tekâmül için  dünyaya gelen ruh günah işleyip acı çekmeli ki mükemmelliğe giden yolda  olgunlaşabilsin deniliyor. Bu inanç kabala öğretisiyle Museviliğe,  tasavvuf öğretisiyle de İslam dünyasına sokuşturulmuştur. 
8.İnsana  ait ölümsüz ruh inancı, bedenli yeniden yaratılıp ahirette maddi  yaşayacağımız gerçeğini bazı kimselere inkâr ettiriyor. Ruhçular maddeyi  küçümsedikleri hatta bazıları iğrendikleri için sonsuz yaşamın bedenli  değil de ruh olarak olabileceğini söyleyiveriyorlar. Kutsal kitaplardaki  maddi sonsuz yaşamı anlatan ayetlere sembolik anlamlar yükleyerek  dolaylı yoldan inkâr ediyorlar. 
9.Yine bazı ruhçular  Allah'ın yarattığı bu maddi evrene şükretmek bir yana dursun,ona "leş"  diyerek hakaret ve nefretlerini kusuyorlar.Allah'ın bizim için yarattığı  güzelliklere nefret ve hainlik içinde olabiliyorlar.Kendi uydurdukları  madde ötesi aleme tapınıyorlar ve ona ulaşmak için çırpınıyorlar. 
10.Ruhun  tekâmülü inancı sonucunda kişisel ve toplumsal bazda  ayrımcılık-üstünlük meselesi ortaya çıkıyor. Kimi insanlar kimi  insanlardan üstün kabul edildiği gibi kimi ırklar da diğer ırklardan  üstün tutulabiliyorlar. Bazı ruhçular sarışın renkli gözlü insanın  tekâmül etmiş üstün insanı temsil ettiğine inanırlar. Hatta Hitler’in  zalimliklerinin arkasında bile bu ruhçu-ırkçı sapma vardır. Büyük ruh  adlı varlıktan medyumlar aracılığıyla aldığı direktifler doğrultusunda  bilenen çılgınlıklarını yapmıştır Hitler. 
11.Ruhlara  inanan insan cinlerin aldatmalarına daha yatkın oluyor. Ruh çağırma  seanslarında ya şarlatanların yalanlarına kanıyorlar ya da cinlerin ruh  kılığında söyledikleri yalanlara... Yakınlarının veya hayatta olmayan  ünlü insanların ruhlarıyla görüştüğünü sanan kimseler, bu celselerde  aldıkları bilgileri mutlak doğru zannedip yoldan çıkabiliyorlar. 
Selam ve sevgiler.
3 yorum:
Yazıların ve bizimle paylaştıkların için teşekkürler.
İSRA 85'de bize onun hakkında az bilgi verildiği söylenen "ruh"tan kasıt ne? Ya da orada ki ruh ne anlam ifade ediyor?
Selam, bu ayetteki ruh yine "vahiy" ve veya "vahiy meleği"dir.
Yazımda belirttiğim üzere Kuran'da "ruh" bu anlamlara geliyor.
teşekkür ederim
Yorum Gönder