10 Temmuz 2011 Pazar

Izdırap değil mutluluk seçilmelidir

BAKARA

57. Ve bulutu üstünüze gölgelik yaptık ve size kudret helvasıyla bıldırcın indirdik: "Rızık olarak size verdiklerimizin, en temizlerinden yiyin. " Dedik. Onlar zulmü bize yapmadılar, onlar kendi benliklerine zulmetmekteydiler.

58. Şöyle demiştik: "Girin şu kente; orada, dilediğiniz yerde bol bol yiyin. Kapıdan secde ederek girin ve `affet bizi` deyin ki, hatalarınızı bağışlayalım. Biz güzel davranıp, güzellik üretenlere daha fazlasını veririz. "


59. Ne var ki zulme sapanlar, bir sözü kendilerine söylenmiş olandan başkasıyla değiştirdiler. Bu- nun üzerine biz, bu zalimler üstüne, ürettikleri kötülüklere karşılık olarak gökten bir pislik indir- dik.

60. Bir zamanlar Musa, toplumu için su istemişti de biz, "değneğinle şu taşa vur" demiştik. Taştan hemen oniki göze fışkırmıştı. Her bölük insan kendilerine özgü su kaynağını bilmişti. "Allah`ın rızkından yiyin, için; yeryüzünde bozgunculuk yaparak şuna buna saldırmayın. " demiştik.

61. Siz şöyle demiştiniz: "Ey Musa, biz bir tek yemeğe asla dayanamayız; bizim için Rabbine dua et de bize yerin bitirdiklerinden, baklasından, acurundan, sarmısağından, mercimeğinden, soğanından çıkarıversin. "Musa şöyle demişti; "Siz daha aşağı bir nimete daha üstün bir nimeti mi değişmek istiyorsunuz? İnin bir kasabaya; istediğiniz sizin olacaktır. "Ve üzerlerine zillet, eziklik ve yoksulluk damgası vuruldu, Allah`tan bir gazaba çarpıldılar. Bu böyle oldu, çünkü onlar Allah`ın ayetlerini inkar ediyor ve haksız yere peygamberlerini öldürüyorlardı. İstan ettikleri için böyle oldu. Sınır tanımıyor, azgınlık yapıyorlardı.

Burada İsrailoğulları kendileri için özel olarak üretilmiş olağanüstü gıda olan Kudret Helvası`nı beyenmeyip, daha düşük kalitedeki diğer yiyeceklere yönelmek istiyorlar.

Bazılarına bu ilk bakışta "çeşitlilik ve zenginlik istemek" gibi gelebilir". Ama hayır, yüz çeşit çadır, bir lüks villa veya şato etmez. Yüz çeşit çadırı seçerseniz bir şatoya karşılık, zenginliği değil, fakirliği ve ızdırabı seçmişsiniz demektir.

"Daha aşağı bir nimeti, daha üstün olana değişmek" insanların kendine zulmetmesidir.

Ve mutluluğu, hazzı bırakıp, ızdırabı ve zulmü seçmek sapmadır.

Yani insanların kendine zulmetmesi erdem değil, zalimliktir.

Bu yüzden hem kendimiz, hem de tüm insanlık için iyiyi, güzeli ve mutluluğu seçmeliyiz.

Ahirette cennete gitmenin yolu, bu dünyada da kendimize ve insanlığa güzellikler sunmaktan geçiyor.

Tabii ızdırap ve kötülükten uzak durmaktan da geçiyor diğer bir deyişle.

Kuran "insanların gerçek çıkarlarının" ne olduğunu gösterir" ve "bu çıkarlara ulaşabilmenin, kalıcı kurtuluşu elde edebilmenin yollarını gösterir. "

Bazı fedakarlık gibi gözüken emir ve yasaklar da aslında uzun vadede hem bu dünyada hem de ahirette hazzı-çıkarı sağlayan isteklerdir.

Satranç oynayanlar iyi bilir, bir veziri yem olarak verip birkaç hamle sonra rakibinizi mat edebilirsiniz. İşte orada o veziri almak aslında rakip için o anda kazanç gibi gözükse de birkaç hamle sonra büyük bir ızdıraba dönüşecektir onun adına.

İşte Kuran böyle tuzaklara karşı insanları uyarır, "mat etme" yani nihai kazanç ve ızdıraptan kurtulma yollarını gösterir.


Selam ve sevgiler.

Hiç yorum yok: