10 Temmuz 2011 Pazar

Korku ve Eğlence

İnsanların korkuyu sevmesinin nedenlerine bakınca, macerayı sevme nedenleriyle paralellik içinde olduğunu görürüz. Başkalarının başından geçen heyecan, bilinmeyen ve tehlike dolu anları, güvenli bir ortamda izlemek veya video oyunları aracılığıyla deneyimlemek her zaman bizleri cezp etmiştir. Yine macera tutkusundaki gibi adrenalin ve gizem fırtınası, takipçilerine mutluluk dağıtmaktadır. Bu sebepten dolayı video oyunları dünyasında da korkunun, en çok macera oyunlarıyla birlikte anılması bir sürpriz değildir. Ama tabii ki tüm korku oyunları macera sınıfına girmez. Diğer oyun türleriyle anılan birçok korku klasiği de vardır(aksiyon, RPG vb.).
Aslında şöyle bir düşünecek olursak, bu sanat ve eğlence dünyasındaki “korku” kavramının Avrupa’nın karanlık çağlarından bolca malzeme aldığını da görebiliriz. Vampirler, cadılar, kurt adamlar, ürkütücü şatolar, seri katiller, tekin olmayan yerler hala romanlarda, filmlerde ve oyunlarda karşımıza çıkmaktadır. Sadece bazen günümüze uyarlanmış bir vaziyette görmekteyiz.
Öncelikle edebiyat(sözlü ve yazılı) alanında insanların tattığı bu duygu, tiyatro oyunlarıyla sahneye çıkmıştır. Milattan önce, Yunanlı Aeschylus’un yazdığı Prometheus Bound ilk korku tiyatrosu örneklerindendir. Daha sonra bu tür, sinema ve televizyon dünyasının vazgeçilmezlerinden olmuştur. En son durak da video oyunları olmuştur. İnsanlarda korku tutkusu daha küçük yaşlarda başlıyor ve ilk olarak masallarda bunu kısmen deneyimliyoruz. Ayrıca yine bu yaşlarda birçok çizgi filmde ve çizgi romanda da aynı heyecanı yaşıyoruz. Tabii burada henüz daha çok karikatürize edilmiş öykülerle karşılaşıyoruz. Game Watch gibi avuç içi konsollarında da bu tarz sevimli korkular dünyamızı süslemiştir. Daha sonra da ilerleyen yaşla birlikte hem komedi-korku tarzını, hem de katıksız korku örneklerini eğlence dünyasında görmek istemektedir insanlar. Günümüzde korku, Uzakdoğu dövüşlerinden tutun da, kovboy veya aksiyon öğeleriyle harmanlanmış bir vaziyette insanlara sunulmaktadır. Gerçi var olan türleri karıştırıp yeni arayışlar içinde olmak artık olağan bir manzaradır bu sektörün her kolunda.

İlk kayda değer korku oyunları Atari 2600 ile karşımıza çıkmıştır. Aynı zamanda bazıları ilk aksiyon-macera oyunları da sayılan The Adventure, Hounted House, Halloween, The Texas Chainsaw Massacre ve Frankenstien’s Monster başlıca örneklerdir.
Tabii bunlar korkutmaktan çok heyecanlı eğlence sunan oyunlardı. Çünkü o dönemdeki grafikler için başka türlüsü pek mümkün değildi. Zaten 70’li ve 80’li yılların kendileri o kadar eğlenceliydi ki, o dönemlerin korku filmleri bile, günümüzün “kara komedi” filmlerinden daha coşkulu ve iyimserdi. Bu arada laf Atari’den açılmışken, bu firma 90’lı yılların başlarında oyun dünyasının ilk 64 bit gücündeki konsolunu çıkarmış ve adını Jaguar koymuştu. Ve bu konsola çıkardığı FPS tarzındaki Alien vs Predator oyunu aynı zamanda aksiyon korkunun klasiklerindendir de. Diğer konsol ve bilgisayarlara aynı adla çıkan oyunlardan biraz farklıdır ve özgün bir atmosferi vardır. Özellikle karanlıkta yaratıklar yaklaştıkça artan sinyal sesi sinirlerle oynamaktadır.

Yine bu ilk korku oyunları dönemlerinde Sinclair Spectrum ve Commodore 64 bilgisayarları için yapılan çalışmalar oldukça başarılıdır. Bunlardan kimileri aksiyon, kimileri de macera oyunudur. Tabii o dönemde yapılan korku macera oyunları da 2 kısma ayrılıyordu. Kimi sırf yazılardan oluşurken, kimi de grafik macera oyunuydu. Daha sonra aynı süreç Amiga döneminde de gelişerek devam etti. Bir de RPG korku oyunlarını da unutmamak gerek.
Bride of Frankenstein(C–64)
Dance of the Vampires(C–64)


Antheads: It Came from the Desert:
Bu Amiga için yapılan korku oyununda aksiyon, macera ve strateji bir arada sunuluyordu.
Darkseed(Amiga)
Tüm zamanların en iyi korku macera oyunlarından kabul edilir.


Günümüzde ise bir aksiyon oyununa göz atmamız bile gerilime olan düşkünlüğü gözler önüne sermeye yeterlidir:
Gears of War
Bir taktiksel shooter oyunu bile korku arenasına dönüştürülüyor, aksiyon macera denilince Resident Evil serisinin yeni bölümü bekleniyor, sinemalarda da Blade gibi aksiyon korku filmlerine koşturuluyor ve artık komedinin bile kara komedi olanı isteniyor genelde.

Ve korku sevdası artık sanatın her dalında, her yerde kendini az veya çok göstermektedir. Ayrıca ilgili eserlerin diğer alanlara aktarılması veya en azından etkileşimi söz konusudur. Örneğin bir korku romanı daha sonra sinemaya aktarılıyor, ya da tam tersine film, roman veya çizgi roman haline getiriliyor. Aynı şekilde video oyunları, müzikler, tiyatro, sinema, yazılı ve sözlü edebiyat sürekli etkileşimini sürdürüyor ve birbirlerini besliyorlar. Bu da artık bu türün iyice kemikleşmesine yol açıyor. Neredeyse hiçbir ünlü korku filmi yoktur ki oyun dünyasına aktarılmamış olsun. 13. Gün Cuma, Elm Sokağı Kâbusu, Şeytanların Dirilişi, Dracula daha ilk konsol ve bilgisayarlarla karşımıza çıkmışlardır. Aynı şekilde ilk önce oyun olarak vücuda gelen birçok korku serüveni de bugün sinemaya aktarılmaktadır. Bizler korkmayı istedikçe ve sevdikçe, bu tarz eserler hep gelecektir zaten. Bilgisayar ve konsol dünyasının şu günlerde büyük bir gelişim içerisinde olduğunu göz önünde bulunduracak olursak eğer, oldukça korkunç-eğlenceli günlerin doruğa çıkacağından şüphe yok.

Ama umarım bu duygu sadece sanal dünyada kalır. Yoksa küresel ısınma gibi bazı ürkütücü gelişmeler vaktinde tedavi edilemezse, işte o zaman gerçek korku ekranlarda falan değil, günlük hayatımızın parçası olarak karşımıza çıkabilir. Uzmanlar doğal felaketlerin böyle giderse çok yakınımızda olduğunu söylüyorlar. Maceranın, korkunun sadece sanat ve oyun dünyasında kalması dileğiyle. Üzüntü, sıkıntı gibi duyguların olmadığı gerçek bir dünya dileğiyle…

Not: Bu yazım Adventuresoul(Macera Ruhu)dergisinde yayımlanmıştır.

Selam ve sevgiler.

Hiç yorum yok: