


İlk kayda değer korku oyunları Atari 2600 ile karşımıza çıkmıştır. Aynı zamanda bazıları ilk aksiyon-macera oyunları da sayılan The Adventure, Hounted House, Halloween, The Texas Chainsaw Massacre ve Frankenstien’s Monster başlıca örneklerdir.
Tabii bunlar korkutmaktan çok heyecanlı eğlence sunan oyunlardı. Çünkü o dönemdeki grafikler için başka türlüsü pek mümkün değildi. Zaten 70’li ve 80’li yılların kendileri o kadar eğlenceliydi ki, o dönemlerin korku filmleri bile, günümüzün “kara komedi” filmlerinden daha coşkulu ve iyimserdi. Bu arada laf Atari’den açılmışken, bu firma 90’lı yılların başlarında oyun dünyasının ilk 64 bit gücündeki konsolunu çıkarmış ve adını Jaguar koymuştu. Ve bu konsola çıkardığı FPS tarzındaki Alien vs Predator oyunu aynı zamanda aksiyon korkunun klasiklerindendir de. Diğer konsol ve bilgisayarlara aynı adla çıkan oyunlardan biraz farklıdır ve özgün bir atmosferi vardır. Özellikle karanlıkta yaratıklar yaklaştıkça artan sinyal sesi sinirlerle oynamaktadır.

Yine bu ilk korku oyunları dönemlerinde Sinclair Spectrum ve Commodore 64 bilgisayarları için yapılan çalışmalar oldukça başarılıdır. Bunlardan kimileri aksiyon, kimileri de macera oyunudur. Tabii o dönemde yapılan korku macera oyunları da 2 kısma ayrılıyordu. Kimi sırf yazılardan oluşurken, kimi de grafik macera oyunuydu. Daha sonra aynı süreç Amiga döneminde de gelişerek devam etti. Bir de RPG korku oyunlarını da unutmamak gerek.
Bride of Frankenstein(C–64)
Dance of the Vampires(C–64)


Antheads: It Came from the Desert:
Bu Amiga için yapılan korku oyununda aksiyon, macera ve strateji bir arada sunuluyordu.
Darkseed(Amiga)
Tüm zamanların en iyi korku macera oyunlarından kabul edilir.


Günümüzde ise bir aksiyon oyununa göz atmamız bile gerilime olan düşkünlüğü gözler önüne sermeye yeterlidir:
Gears of War

Ve korku sevdası artık sanatın her dalında, her yerde kendini az veya çok göstermektedir. Ayrıca ilgili eserlerin diğer alanlara aktarılması veya en azından etkileşimi söz konusudur. Örneğin bir korku romanı daha sonra sinemaya aktarılıyor, ya da tam tersine film, roman veya çizgi roman haline getiriliyor. Aynı şekilde video oyunları, müzikler, tiyatro, sinema, yazılı ve sözlü edebiyat sürekli etkileşimini sürdürüyor ve birbirlerini besliyorlar. Bu da artık bu türün iyice kemikleşmesine yol açıyor. Neredeyse hiçbir ünlü korku filmi yoktur ki oyun dünyasına aktarılmamış olsun. 13. Gün Cuma, Elm Sokağı Kâbusu, Şeytanların Dirilişi, Dracula daha ilk konsol ve bilgisayarlarla karşımıza çıkmışlardır. Aynı şekilde ilk önce oyun olarak vücuda gelen birçok korku serüveni de bugün sinemaya aktarılmaktadır. Bizler korkmayı istedikçe ve sevdikçe, bu tarz eserler hep gelecektir zaten. Bilgisayar ve konsol dünyasının şu günlerde büyük bir gelişim içerisinde olduğunu göz önünde bulunduracak olursak eğer, oldukça korkunç-eğlenceli günlerin doruğa çıkacağından şüphe yok.
Ama umarım bu duygu sadece sanal dünyada kalır. Yoksa küresel ısınma gibi bazı ürkütücü gelişmeler vaktinde tedavi edilemezse, işte o zaman gerçek korku ekranlarda falan değil, günlük hayatımızın parçası olarak karşımıza çıkabilir. Uzmanlar doğal felaketlerin böyle giderse çok yakınımızda olduğunu söylüyorlar. Maceranın, korkunun sadece sanat ve oyun dünyasında kalması dileğiyle. Üzüntü, sıkıntı gibi duyguların olmadığı gerçek bir dünya dileğiyle…
Not: Bu yazım Adventuresoul(Macera Ruhu)dergisinde yayımlanmıştır.
Selam ve sevgiler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder