10 Temmuz 2011 Pazar

Peygamber döneminde inkarcılara gelen azap

Rad Suresi        7      Küfre sapmış olanlar şöyle derler: "Ona Rabbinden bir mucize indirilseydi ya!" Sen sadece bir uyarıcısın ve her topluluk için doğruyu ve iyiyi gösteren bir önder vardır.


Yunus Suresi     20     Şöyle derler: "Ona Rabbinden bir mucize indirilseydi ya!" De ki: "Gayb, Allah'ın tekelinde. Hadi bekleyin; sizinle birlikte ben de bekleyenlerdenim."

Muhammed Peygamberin döneminde Kuran'dan başka mucize-kanıt olmadığını söyleyenler bu ve benzeri ayetleri getiriyorlar. Ama burada anlatılan; sırf inkarcılar istiyor diye o anda Allah'ın mucize göstermediği gerçeği. Bu sadece Muhammed Peygambere özgü değil, tüm peygamberlerde durum böyledir:

İbrahim Suresi        11      Resulleri onlara dediler ki: "Biz de sadece sizin gibi birer insanız, fakat Allah, kullarından dilediğine lütufta bulunur. Allah'ın izni olmadan bizim size bir kanıt getirmemiz haddimize değil. İnananlar yalnız Allah'a dayanıp güvensinler."

Rad Suresi        38      Yemin olsun, biz senden önce de resuller gönderdik, onlara da eşler ve evlatlar verdik. Hiçbir resul, Allah'ın izni olmadıkça herhangi bir mucize getiremez. Her süre için bir yazı vardır.

Mümin Suresi        78      Yemin olsun, biz senden önce de resuller gönderdik. Onların bir kısmının hayat ve hatırasını sana anlattık, bir kısmının hayat ve hatırasından sana bahsetmedik. Hiçbir resulün, Allah'ın izni olmaksızın herhangi bir mucize getirmesi söz konusu olamaz. Allah'ın emri geldiğinde, hakla hükmedilir ve gerçeği hükümsüz kılmaya çalışanlar orada hüsrana uğrarlar.

Hud

32. Dediler ki: "Ey Nûh! Sen bizimle uğraştın, bizimle mücadelede çok da ileri gittin. Eğer doğru sözlülerden isen bizi tehdit ettiğin şeyi ortaya getir."

33. Nûh dedi: "Onu size, dilediği takdirde ancak Allah getirir, siz de hiçbir engel çıkaramazsınız."

34. "Eğer Allah sizi azdırmak istiyorsa, ben size öğüt vermeyi gaye edinsem de öğüdüm size hiçbir yarar sağlamaz. O'dur sizin Rabbiniz ve O'na döndürüleceksiniz."


Kitabı bütünlük içinde okuduğumuzda görüyoruz ki, çeşitli mucizeler sunan peygamberler her zaman bunu gerçekleştirmiyor. Çünkü bu bir çocuk oyuncağı değil ve Rabbimiz kimin ne zaman, nasıl delilleri görmesi gerektiğini en iyi bilen ve bu konuda özgürce dilediği gibi davranandır. Çoğu kez, mucize isteyenlere bu olumsuz cevabı veriyorlar elçiler ama sonra yeri geldiğinde de yüce Allah'ın dilemesiyle delil-mucize de geliveriyor. İşte son peygamberde de durum böyledir. Yani ayetlerde belirtilen asla Kuran'dan başka bir delilin olmayacağı değil, o anda sırf inkarcılar istiyor diye bunun gerçekleştirilmeyeceğidir.

Nitekim ayetlerde belirtildiği üzere, peygambere ve kendisini izleyen müminlere savaşta meleklerle yardımda bulunuyor yüce Allah. Ve böylelikle inkarcılara bir çeşit gazap gelmiş oluyor.Daha önce de Firavunun toplumuna veya diğer inkarcı topluluklara gelen felaket, bu sefer  savaş meydanında arap müşriklere geliyor biraz farklı bir şekilde.

Ve yine ayetlerde anlatıldığı üzere, bir inkarcı topluluğun başına  ani toplu azabın geldiği vakit,  iyilerle kötüler birbirinden ayrılmış vaziyette bulunuyor:

A'raf suresi 64 Onu yalanladılar. Bunun üzerine biz onu beraberindekileri gemi içinde kurtardık, ayetlerimizi yalanlayanları boğduk. Gözleri görmez bir topluluktu onlar.

Hud suresi 58 Emrimiz gelince, Hûd'u ve onunla birlikte iman etmiş olanları bizden bir rahmetle kurtardık. Biz onları çok ağır bir azaptan kurtardık.

Hud suresi 66 Emrimiz gelince sâlih'i ve onunla birlikte iman edenleri bizden bir rahmetle kurtardık. O günün rezilliğinden kurtardık. senin rabbin, evet o, kavî'dir, azîz'dir.

Hud suresi 94 Emrimiz gelince şuayb'ı ve onunla birlikte iman edenleri bizden bir rahmetle kurtardık. Zulmedenleri o yüksek titreşimli sayha yakaladı da öz yurtlarında yere çömelmiş hale geldiler.

Fussilet suresi 18 İnananları kurtardık, onlar korunuyorlardı.

İşte dediğimiz gibi bu toplu cezanın daha değişik bir versiyonu Muhammed Peygamber döneminde de vücuda geldi. Yine öncelikle müminler ve inkarcıların birbirinden ayrılması için davet yapılıyor:


Enfal Suresi        74      O inanıp hicret edenler, Allah yolunda didinenler, o barındırıp yardımcı olanlar var ya, gerçek müminler işte onlardır! Bir bağışlanma var onlar için, bol bir rızık var.

Fetih    25     Onlar o kişilerdir ki, küfre sapıp sizi Mescid-i Haram'dan geri çevirdiler, bekletilen kurbanlık hediyelerin, yerlerine ulaşmasına engel oldular. Eğer kendilerini tanımadığınız için çiğneyeceğiniz ve bu bilgisizlik yüzünden üzüntü ve kınayışla karşılaşacağınız inanmış erkeklerle inanmış kadınlar olmasaydı, iş başka türlü olurdu. Böyle olması, Allah'ın, dilediğini rahmetine sokması içindir. Onlar birbirlerinden ayrılmış olsalardı, inkâra sapanları acıklı bir azapla cezalandırırdık.

Enfal Suresi
32 Şunu da söylemişlerdi: "Allahımız! Eğer bu, senin katından gelmiş gerçeğin kendisiyse, gökten üstümüze taş yağdır. Yahut bize korkunç bir azap musallat et."

33 Oysaki, sen onların içinde iken Allah onlara azap etmeyecekti. Onlar, af dileyip dururken de Allah onlara azap etmezdi.

Hicr Suresi
6. Şöyle haykırdılar: "Hey! Kendisine o zikir/Kur'an indirilen! Sen gerçekten tam bir delisin."

7. "Hadi getirsene bize o melekleri, eğer doğru sözlülerdensen!"

8. Biz o melekleri ancak ve ancak hak üzere, hak bir yolla indiririz. Ve o zaman inkârcılara göz açtırılmaz.

Enam 47. Şunu da söyle: "Düşünün bakalım; Allah'ın azabı size ansızın, açıktan geliverse, zalimler topluluğundan başkası mı helâk edilecek?"


Şu ayetlerden de, peygamberimiz dönemindeki inkarcıların başına tıpkı öncekilerin başına gelenin benzeri bir felaketin gelmek üzere olduğu izlenimini ediniyoruz:

Yunus Suresi

102. Onlar, sırf kendilerinden önce gelip geçenlerin günleri gibisini bekliyorlar. De ki: "Bekleyin! Sizinle beraber ben de bekleyenlerdenim."

103. Sonunda biz, resullerimizi ve iman edenleri kurtarıyoruz. İşte böyledir. Üzerimize bir borç olarak, inananları kurtarırız.


Nahl Suresi     33     Neyi bekliyorlar? Kendilerine meleklerin gelmesini mi, yoksa Allah'ın emrinin gelmesini mi? Onlardan öncekiler de aynen böyle yapmışlardı. Allah onlara zulüm etmemişti. Tam aksine, onlar kendi kendilerine zulüm ediyorlardı.
  

Bakara Suresi        210      Onlar, Allah'ın ve meleklerin buluttan gölgeler içinde kendilerine gelmesini ve işin bitirilmesini mi bekliyorlar? Bütün iş ve oluşlar sonunda Allah'a döndürülür.


En'am Suresi        158      Neyi bekliyorlar? Kendilerine meleklerin gelmesini mi, Rabbinin gelmesini mi, yoksa Rabbinin bazı mucizelerinin gelmesini mi? Rabbinin bazı mucizeleri geldiği gün, daha önce iman etmemiş yahut imanında bir hayır sahibi olamamış kişiye imanı hiçbir yarar sağlamayacaktır. De ki: "Bekleyin! Doğrusu biz de bekliyoruz."


   

İşte iyiler ve kötüler birbirinden ayrıldıktan sonra karşı karşıya getirildiler ve inkarcıların sorup durdukları şey bir kısmına geliverdi:

Enfal 9. Hani siz, Rabbinizden yardım ve destek diliyordunuz; O, sizin dileğinize şöyle cevap vermişti: "Hiç kuşkunuz olmasın, ben size, meleklerden birbiri ardınca bin tanesiyle yardım ulaştıracağım."

Enfal 12. Rabbin, meleklere şöyle vahyediyordu: "Ben sizinle beraberim. İmanı olanları sağlamlaştırın. İnkâr edenlerin kalpleri içine korku salacağım; vurun boyunların üstüne, vurun onların her parmağına."

Melekler ordusunun geldiğini görebilen şeytan onları görünce hemen olay yerinden uzaklaşıyor:   

8: 48 Şeytan, işlerini onlara süslemiş ve: "Bu gün halktan kimse sizi yenemez, ben sizin yanınızdayım, " demişti. İki ordu yüz yüze gelince de, topukları üzerine geri dönüp, "Sizinle bir ilgim yok, sizin görmediğinizi görüyorum ve ALLAH`tan korkarım. ALLAH`ın cezası çetindir, " demişti.

8:50. Bir görseydin o küfre sapanları! Melekler canlarını alırken onların yüzlerine ve arkalarına vuruyorlardı: "Yangın azabını tadın."


Ahzab 9 9 Ey iman edenler, Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın! Hani, üstünüze ordular gelmişti de biz onların üzerine bir rüzgâr ve sizin görmediğiniz ordular salmıştık. Allah, yapmakta olduklarınızı iyice görmektedir.

TÖVBE

25. Yemin olsun ki, Allah size birçok yerde yardım etti. Huneyn gününde de. Hani, çokluğunuz sizi böbürlendirmişti de bu hiçbir işinize yaramamıştı. Tüm genişliğine rağmen, yeryüzü size dar gelmişti. Sonra da sırtınızı dönüp kaçmıştınız.

26. Sonra Allah, resulünün üzerine de müminlerin üzerine de sükûnetini indirmiş, ayrıca sizin görmediğiniz orduları göndermiş de küfre sapanlara azap etmişti. Kâfirlerin cezası işte budur.

Bu sefer felaket melekler aracılığı ile geliyor. Burada diğerlerinden farklı olarak  inkarcıların hepsi yok edilmiyor Allah tarafından. Ama meydandakilerin hepsi bir şekilde rezilliği ve cezayı tadıyor. Musa ve halkını kovalayan Firavun takipçilerinin başına gelen ızdırapla da paralel noktalar var. İyiler ve kötüler birbirinden ayrılmış durumda ve 2 taraf karşılaşınca iyiler kurtarılıyor. 

Selam ve sevgiler

Hiç yorum yok: