Kuran'da israf haram kılınmaktadır. Bunu da Müslümanlar çok iyi bilir. Buraya kadar her şey çok iyi ama işin içine bir kelime katarak Kuran'da yasaklanmayan bir şey de çaktırmadan yasaklanmaya kalkılır pek çok kişi tarafından.
Bu da "lüks”tür. Kuran’da övülen Davut ve Süleyman peygamberlerin anlatıldığı örnek hayatlarında bolca kullandıklarını gördüğümüz lüks ve konforu, Kuran’ın hedeflediği bu güzellikleri sanki israfmış gibi göstermeye çalışılmıştır ve bunda da başarılı olunmuştur.
Hemen pek çok Müslümanın kafasına lüks=israf inancı yerleştirilmiştir ne yazık ki. Hâlbuki israfın lüks ile doğru değil ters orantısı vardır çoğu kez. Lüks ve kalitenin arttığı yerde, sağlamlık, kalıcılık artar ilk olarak. Örneğin çoğunlukla kaliteli ve pahalı eşyalar çok daha dayanıklı olur ve uzun vadede ucuz eşyalardan daha ucuza gelir. Çünkü o lüks malzeme veya eşyadan bir tane tüketinceye kadar, adisinden 2–3 tane tüketirsiniz çoğu kez(kaliteli ve pahalı ayakkabılarla ucuzlarını düşünün).Bu yüzden bir Çin atasözü " ben ucuz mal satın alacak kadar zengin değilim" der.
Ucuz ve kalitesiz malın zararı her zaman mal kaybıyla da sonuçlanmaz. Bu mallar insan sağlığı ve veya hayatına da mal olabilir. Kalite ve lüksün arttığı yerlerde ise güven daha fazladır.
Bunun yanı sıra lüks olan şeyler, daha az tüketime başka yönlerden de vesile olurlar. Örneğin halka açık bir tuvalette son teknolojinin kullanıldığını düşünelim. Her şey otomatik, elinizi musluğun ağzına uzattığınızda su otomatik olarak akıyor, elinizi çektiğinizde yine lazer sistemi sayesinde otomatik olarak suyun akışı kesiliyor. Bu su israfını engellediği gibi, elinizi değmediğiniz için hijyen de sağlanıyor ve oradan mikrop kapma ihtimaliniz azalıyor. Aynı şekilde sabunluktan sıvı sabun da otomatik olarak elinize dökülüyor, yine el değmeden ellerinizi makinede kurutuyorsunuz... Bütün bunlar israfı ve hastalığı engelliyor.
Ama bu konfor ve lüksün olmadığı bir tuvalette ise hem israf hem hastalıklı ortam artıyor. Özellikle buradan sarılık virüsü olan hepatit b kapma ihtimaliniz söz konusu...
Kuran'da lüks ve konfor kesinlikle israf veya haram olarak gösterilmez, tersine bir güzellik olarak görülür ve hedeflenir. Dediğim gibi peygamberlerin Kuran'daki hayatlarında bunun örneklerini görebiliriz(saraylar, köşkler, heykeller, sanat eserleri, bilimsel ve teknolojik yenilikleri teşvik etmek, her iş ve hizmette iyiyi, kaliteyi, sağlamlığı ve kolaylığı hedeflemek, hayatı kolaylaştırmak ve güzelleştirmek...).
İnsan ihtiyacı bir tek yaşamı devam ettirecek şeylerden ibaret değildir. Yeme içme, barınma ve cinsel ihtiyaçlarının yanı sıra, sanat, bilim ve vb. ihtiyaçları da vardır. Bu da Allah'ın kullarında görmek istediği lüksü ve zenginliği doğurmaktadır.
Bu yüzden pahalı da olsa bir sanat eseri satın almak(eğer maddi durumunuz buna müsaitse) israf falan değildir. Veya hayatı kolaylaştıracak kaliteli ve sağlam teknolojik eşyalar satın almak da günah değil tersine sevap listesine girer.
Ayrıca altın gibi lüks maddeleri kullanmak da israf değildir.Yine tersine bunları kullanmamak israftır.Tabiatta insanın hizmetine sunulmuş bir güzelliği kullanmamak bu zenginliğin bir işe yaramaması, yani heba edilmesi demektir.Düşünün, bir meyvenin tüketilmesi mi israftır yoksa o meyvenin tüketilmeyip çürümeye bırakılması mı…?
Allah bir Kuran ayetinde evrende yarattığı bütün güzellikleri bizim için yarattığını ve bunlardan yararlanmamızı ister. Ve yine ayette bu helal nimetleri size kim haram kılabilir der.
Zaten lüks malzeme veya hizmet tüketimi olmasa üretim diye bir şeyin olması mümkün değil.
Eğer insan sadece hayatta kalmasını sağlayacak şeyleri satın alsaydı o zaman, ne beyaz eşya, ne otomobil ne de diğer konfor üretim fabrikaları olacaktı. Sadece tarım ve küçük işletmeler var olacak, bu da sadece güzelliklerin israfına değil, aynı zamanda fakirlik ve işsizliğe de yol açacaktı.
Yine insanlar sadece hayatta kalacak kadar tüketseydi ne güzelim oteller, ne de tatil köyleri olacaktı. Bu da yine işsizliği ve fakirliği arttıracaktı. Bugün söylendiği gibi, sadece turizm potansiyelimiz bile bizi olağanüstü zengin bir ülke yapabilir...
İşte bu güzellikleri değerlendirmek değil, değerlendirmemek israftır. Onlardan bolca yararlanmamak yazık etmektir. Onları çöpe atmaktır.
İsraf bir şeyi tüketmek değil, tersine tüketmeyip heba olmasını, boşa gitmesine neden olmaktır. Örneğin suyu boşa akıtırsanız bu israftır. Ama onu kullanırsanız israfın tam karşıtı bir hareket yapmış olursunuz.
İslam dünyasında yeniden Kuran'a yöneliş sayesinde bu lüks-israf ilişkisi yeniden yorumlanmalı ve gerçek görülmelidir. Uydurma hadisler ve kökeni İslam dışı olan öğretiler yüzünden bugün Müslüman ülkelerin çoğu sefillik, gerilik ve israfın pençesindedir.
Buna karşılık değiştirilmiş kutsal kitaplara sahip olan Yahudi ve Hıristiyanlar, o değiştirilmiş kitaplarının değil de Kuran'ın prensipleri doğrultusunda yaşayarak bilimin, teknolojinin, konforun, sanatın, doğal güzelliklerin kısaca lüksün tadını çıkarmaktalar. Tüketim ve üretim had safhada…
Diğer yandan da tüketimin olmadığı ülkeler zenginleşmek bir yana gittikçe daha da kuruyor ve fakirleşiyorlar. Zaten lüksün günah olarak görüldüğü bir yerde sefillikten başka bir şeyin oluşması da söz konusu değildir.
Selam ve sevgiler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder