10 Temmuz 2011 Pazar

Nuh Tufanı Bölgesel ve tek topluma yönelikti

Kasas Suresi        59      Senin Rabbin, memleketleri/medeniyetleri, ana merkezlerinde kendilerine ayetlerimizi okuyan bir resul göndermedikçe helâk etmez. Biz; ülkeleri/medeniyetleri, halkları zulme sapmadıkları sürece helâk etmeyiz.

Rabbimiz, bir toplumu yok etmeden veya cezalandırmadan önce ona resul gönderdiğini ve eğer  hatalarında ısrarcı olurlarsa bunu gerçekleştirdiğini belirtiyor.

Yunus Suresi        13      Yemin olsun ki biz sizden önceki kuşakları, zulmettikleri ve resulleri kendilerine açık kanıtlar getirdiği halde inanmadıkları için, helak ettik. Günaha batanlar topluluğunu biz böyle cezalandırırız.

Demek ki bir medeniyetin mahvı için 1- Zulme sapma(ve sürdürme), 2- Elçi gelme şartı var.

İsra

15. Kim doğru yola gelirse kendisi için yola gelmiş bulunur. Kim saparsa kendi aleyhine sapar. Hiçkimse başkasının yükünü çekmez. Biz bir elçi göndermeden hiç kimseyi cezalandırmayız
      
16. Biz bir toplumu yok etmek istediğimiz zaman onun ileri gelen varlıklılarının orada kötülük yapmasına izin veririz. Böylece o topluma verilmiş söz gerçekleşir ve onu yerle bir ederiz.
   
17. Nuh'tan sonra nice toplumları yok ettik. Kullarının günahlarını haber alıcı ve görücü olarak Rabbin yeter

Yine çok açık bir şekilde, Nuh'un toplumunun başına gelenin de aynı şey olduğu belirtiliyor. Başka bir deyişle bu peygamber  sadece gönderildiği toplumu uyarmış ve Nuh Tufanı ile de sadece onlar yok edilmiştir.Zaten Kuran'da defalarca bir bireyin yüzünden başka bir bireyin ve bir kavmin yüzünden başka bir kavmin cezalandırılmayacağı belirtilmektedir. Herkes kendi hakettiği şeye kavuşmakta dünya ve ahirette.

Bu bağlamda, Nuh toplumunun yaptığından dolayı değiştirilmiş Tevratta belirtildiği şekilde tüm dünyanın ve insanlığın cezalandırılması söz konusu olamaz. Koruma altında olan tek dini kaynak olan Kuran'a göre Tufan sadece o kavmi cezalandırmış ve yok etmiştir.

Nuh Suresi     1     Biz, Nuh'u, "Toplumunu, kendilerine korkunç bir azap gelmeden önce uyar!" diye kavmine gönderdik.

A'raf Suresi        59      Andolsun ki biz, Nuh'u toplumuna gönderdik de o şöyle dedi: "Ey toplumum! Allah'a kulluk ve ibadet edin. Sizin ondan başka tanrınız yok. Üstünüze çok büyük bir azabın inmesinden korkuyorum."
   
A'raf Suresi     65     Ad'a da kardeşleri Hud'u gönderdik. Dedi ki: "Ey toplumum! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka ilahınız yok. Hala sakınmıyor musunuz?"
   
A'raf Suresi     73     Semud'a da kardeşleri Salih'i gönderdik. Dedi ki: "Ey toplumum! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka ilahınız yok. Size Rabbinizden bir beyyine/açık bir kanıt gelmiştir. İşte şu, Allah'ın devesi. Sizin için bir mucize. Rahat bırakın onu, Allah'ın toprağında otlasın. Kötü bir niyetle dokunmayın ona. Yoksa korkunç bir azap yakalar sizi."
   
A'raf Suresi     85     Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı gönderdik. Şöyle dedi: "Ey toplumum! Allah'a kulluk edin. Size O'ndan başka ilah yok! Size Rabbinizden açık bir kanıt gelmiştir. Ölçü ve tartı da dürüst davranın. İnsanların eşyasına el koymaya tenezzül etmeyin. Yeryüzünde, orası barışa kavuştuktan sonra bozgun çıkarmayın. Eğer inanan insanlarsanız bu sizin için daha hayırlıdır."

Bu örnek ayetlerde de bahsedilen toplumlar cezalandırılmadan önce kendilerine bir(ya da daha fazla) uyarıcı geliyor. Ve yine görüldüğü üzere Ad, Semud veya Medyen halklarının başına gelen ne ise, Nuh halkının başına gelen de tamamen aynıdır. Tıpkı diğerleri gibi, azgınlık yaptıklarından dolayı kendilerine elçi geliyor, onlar yanlışlarını sürdürünce de hak ettikleri cezaya kavuşarak imtihan(kendileriyle yüzleşme) dünyasına veda ediyorlar.

İsra Suresi     17     Nûh'tan sonra da nice kuşakları helak ettik. Kullarının günahlarını haber alıcı ve görücü olarak Rabbin yeter.
   
Nuh

  21. Nuh dedi ki, "Rabbim, onlar bana karşı geldiler ve parası, çocukları kendisine sadece zarar veren bir kimseye uydular."
   
 22. "Ve hatta büyük tuzaklar kurdular."
   
 23. "Dediler ki, 'Tanrılarınızı terketmeyin. Ne Vedd'i, ne Suva'ı, ne Yeğus'u, Yeuk'u ve Nesr'i bırakmayın.' "
   
 24. "Çok kişiyi saptırdılar. Öyleyse, sen de zalimlerin şaşkınlığını arttır."
   
25. Suçlarından ötürü boğuldular ve ateşe sokuldular. Kendilerine ALLAH'tan başka yardımcı da bulamadılar.
   
 26. Nuh dedi ki, "Rabbim, yeryüzünde bir tek inkarcı bırakma."
   
27. "Onları bırakırsan kullarını saptırırlar ve ancak bayağı inkarcılar doğururlar."
   
28. "Rabbim, beni, anamı babamı, evime inanan olarak girenleri, inanan erkek ve kadınları bağışla; zalimlerin ise ancak yıkımlarını arttır."

Burada da açıkça suda boğulup ahirette ateşe sokulanların Nuh halkı olduğu anlatılmakta(25. ayet).  Şimdi kimileri 26. ayette sunulan Nuh'un duasının evrensel bir istek olduğunu söyleyecektir. Orada peygamberin kendi arzusu söz konusu, yoksa gerçekleşen olay değil. Kaldı ki oradaki ifade de pekala sadece kendi ülkesindeki zalimleri kapsıyor olabilir. Ama dediğim gibi tüm bunlar bir yana, ayetlerde belirtildiği üzere sadece ve sadece Nuh'un halkı boğulmuştur.

Zaten, Nuh'un toplumunun başına gelen bölgesel felaketin benzerleri  sonra başka toplumların da başına gelmiştir:

17. Nuh'tan sonra nice toplumları yok ettik. Kullarının günahlarını haber alıcı ve görücü olarak Rabbin yeter (Nuh Suresi)

ZARİYAT

31 İbrahim sordu: "Amacınız ne, ey elçiler?"
   
 32 Dediler: "Biz, suçlulardan oluşan bir topluma gönderildik."
   
 33 "Üzerlerine çamurdan taş atalım diye."
   
34 "Rabbin katında, sınır tanımazlar için işaretlenmiş taşlar."
   
35 Orada, müminlerden kim varsa çıkardık.
   
36 Artık orada, bir ev dışında, müslümanlardan/Allah'a teslim olanlardan hiç kimse bulamıyorduk.
   
37 Acıklı azaptan korkanlar için orada bir işaret bıraktık;
   
38 Mûsa'da da. Biz onu açık bir kanıtla Firavun'a gönderdik.
   
39 O tüm gücüyle/tüm seçkin adamlarıyla birlikte yüz çevirdi ve şöyle dedi: "Bir büyücü yahut mecnun."
   
40 Bunun üzerine, onu da ordusunu da yakalayıp suyun ortasına fırlattık. Kendi kendini kınayıp duruyordu.
   
 41 Âd kavminde de bir ibret var. Onlar üzerine, her şeyi yerinden söken rüzgârı göndermiştik.
   
42 Üzerinden geçtiği her şeyi kül haline getirmeden bırakmıyordu.
   
43 Semûd'da da bir ibret var. Onlara şöyle denmişti: "Bir vakte kadar yiyip içip eğlenin."
   
44 Daha sonra onlar, Rablerinin emrine kafa tuttular da gözleri baka baka yıldırım kendilerini yakaladı.
   
 45 Ne kalkıp kaçabildiler ne de kendilerine yardım eden oldu.
   
46 Daha önce de Nûh kavmini batırmıştık. Çünkü onlar da doğruluktan ayrılmış bir topluluktu.

Bir kez daha, dünyanın değil, sadece o bölgenin ve halkının felakete uğradığını anlıyoruz. Nuh, Medyen, Ad, Semud.... tüm bu toplumların başına gelen olay pareleldir. İnkara ve kötülüğe sapıyorlar, kendilerine uyarıcı geliyor, onlar devam ediyorlar kötülüğe ve sonunda cezaya kavuşuyorlar. Hepsi de  o toplumun başına gelen ibretlik olaylar.


Hadid Suresi        26      Yemin olsun, Nûh'u ve İbrahim'i de resul olarak gönderdik. Peygamberliği ve Kitap'ı bunların soyları arasına koyduk. O soylardan bir kısmı hidayete ermiştir. Ama onlardan çoğu, yoldan çıkmış olanlardır.

Hud

32. Dediler ki: "Ey Nûh! Sen bizimle uğraştın, bizimle mücadelede çok da ileri gittin. Eğer doğru sözlülerden isen bizi tehdit ettiğin şeyi ortaya getir."

33. Nûh dedi: "Onu size, dilediği takdirde ancak Allah getirir, siz de hiçbir engel çıkaramazsınız."

34. "Eğer Allah sizi azdırmak istiyorsa, ben size öğüt vermeyi gaye edinsem de öğüdüm size hiçbir yarar sağlamaz. O'dur sizin Rabbiniz ve O'na döndürüleceksiniz."

35. Yoksa, "Onu kendisi uydurdu." mu diyorlar? De ki: "Eğer onu uydurmuşsam işlediğim suç benim aleyhimedir. Ama ben, sizin işlemekte olduğunuz suçlardan sorumlu değilim."

36. Nûh'a şöyle vahyolundu: "Toplumundan, daha önce inanmış olanlar dışında hiç kimse iman etmeyecektir. Artık onların yaptıkları yüzünden tasalanıp durma."

37. Vahyimize bağlı olarak gözlerimizin önünde gemiyi yap. Ve zulmedenler hakkında benimle karşılıklı laf edip durma. Onlar, mutlaka boğulacaklardır.

38. Gemiyi yapıyordu. Toplumundan herhangi bir grup yanından geçtikçe onunla alay ediyorlardı. Dedi ki Nûh "Bizimle alay ediyorsanız, biz de sizinle alay edeceğiz. Tıpkı sizin eğlendiğiniz gibi."

39. "Rezil eden azabın kime geleceğini, sürekli azabın kimin başına ineceğini yakında bileceksiniz."

40. Nihayet emrimiz gelip de tandır kaynayınca şöyle seslendik: "Yükle içine her birinden ikişer çift ve aleyhinde hüküm verilen hariç olmak üzere aileni, bir de iman etmiş olanları." Ama Nûh'la birlikte çok az bir kısmı iman etmişti.

Nuh Tufanı'nın tüm dünyayı kapsadığını iddia edenler bu her canlıdan çiftler toplama ifadesine sarılmaya çalışıyor. Ama burada anlatılan o bölgedeki hayvanlardan örnekler toplamaktır. Biri size "tüm elmaları topla" dese, dünyadaki bütün elmaları değil bulunduğunuz yerdekileri kastettiğini düşünürsünüz. Yine aynı şekilde burada da dünyadaki tüm hayvanlardan ifadesi geçmiyor ve kast edilen Nuh'un bulunduğu yerdir. Zaten yeryüzündeki tüm canlılardan örnekler toplaması için bir dünya turu yapması ve belkide bir kent büyüklüğünde devasa gemi yapması gerekirdi. İstenen oradakilerden çiftlerin toplanmasıdır.

Peki Nuh Tufanı bölgesel ise nasıl olur da bir ülke sular altında kalırken diğer komşu milletlere bir zarar gelmez? Eğer Nuh toplumu bir adada yaşıyorlarsa bu  gayet olası bir durumdur. Ve bu ada belki de Avustralya büyüklüğünde, hatta daha da büyük bir kıta ada bile olabilir. Ve bu durumda , sular altında kaybolmuş ve bu felaket sadece onları etkilemiştir.

Şimdi şu ayetlere dikkat:

Kamer

10. Bunun üzerine yakardı Rabbine, "Yenilgiye uğradım işte, yardım et!" diye...

11. Biz de açtık gök kapılarını seller gibi akan bir su ile.

12. Ve yardık/fışkırttık yeryüzünü pınar pınar. Sonunda kesin ölçülere bağlanmış bir oluş üzere birleşti sular.

13. Ve taşıdık onu levhalar ve çivilerden oluşturulan şey üstünde.

14. Akıp gidiyordu gözlerimizin önünde, bir ödül olarak nankörlüğe uğratılan kişi için.

"Onu yalanladılar. Biz de onu ve gemide onunla birlikte olanları kurtardık, ayetlerimizi yalan sayanları da suda-boğduk. Çünkü onlar kör bir kavimdi." (A'raf Suresi, 64)



Ülkeye hem gökten su iniyor, hem de yerin altından sular fışkırıyor ve sonra da sular birleşiyor, 11. ve 12. ayetlerde anlatılanlara göre. Tıpkı bir adanın batmasını andıran bir sahne bu. Adaya(belki de devasa ada kıtaya) 1- Gökten su boşalıyor 2- Yerin altından patlamalar oluyor ve buradan da sular yükseliyor 3- Bunun sonucunda da, yani adaya yukarıdan(gökyüzünden) ve aşağıdan(yeraltından) su hücumu sonucunda, dört tarafındaki denizle  buluşuyor bu sel ve ada tamamiyle sular altında kalıp okyanusun derinliklerine dalıyor anlaşıldığı kadarıyla.

ANKEBUT

14. Yemin olsun, biz Nûh'u toplumuna göndedik de o onların arasında bin yıldan elli yıl eksik kaldı. Sonunda onları tufan yakaladı. Çünkü zalimlerdi onlar.

15. Biz, Nûh'u ve gemi halkını kurtardık ve o gemiyi âlemlere ibret yaptık.

Yine cezalandırılanın Nuh toplumu olduğu ve nedeni açıklanıyor. Ayrıca  peygamberin 950 yılın üzerinde yaşadığı da belirtilmektedir. Görüldüğü kadarıyla  toplumu bu uzun ömrü pek garipsemiyor gibi. Eğer öyleyse, Nuh toplumunda bin yıl kadar yaşamak olağan birşey olabilir ve bu durum  bilim ve teknolojide, en azından tıp alanında çok ileri bir medeniyet olduklarına da işaret olabilir. Bilindiği üzere Rabbimiz geçmişte  ileri medeniyetlerin de var olduğunu ama inkarlarından dolayı yok olmaktan kurtulamadıklarını belirtmekte.

Şimdi diğer bir çok önemli noktaya gelelim:

ARAF

65 Âd'a da kardeşleri Hûd'u gönderdik. Dedi ki: "Ey toplumum! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka ilahınız yok. Hâlâ sakınmıyor musunuz?"


67 Hûd dedi: "Ey toplumum! Bende beyinsizlik yok, ben âlemlerin Rabbi'nden bir resulüm."

 69      "Sizi uyarmak için içinizden bir adam aracılığıyla size Rabbinizden bir ihtar gelmesine şaştınız mı? Hatırlayın ki, O sizi Nuh toplumundan sonra halefler yaptı ve yaratılışta size daha fazla bir boy-bos verdi. Allah'ın nimetlerini anın ki kurtulabilesiniz."

Burada da Nuh kavmi ile Ad kavmi arasında bir kıyaslama yapılıyor ve Ad halkının Nuh halkına göre daha iri ve uzun olduğu belirtiliyor. Yani burada eski insanlar ile yeniler falan kıyaslanmıyor. Sadece ve sadece Nuh ve Ad toplumlarının fiziksel karşılaştırılması söz konusudur. Tıpkı günümüzde İngilizlerin  Japonlara göre daha iri ve uzun boylu olması gibi...


Rum suresi     47     Yemin olsun biz, senden önce de resulleri toplumlarına gönderdik, onlara açık kanıtlar getirdiler. Nihayet, günah işleyenlerden öc aldık. İnananlara yardım etmek bizim üzerimizde bir haktı.

Nuh Suresi        1      Biz, Nuh'u, "Toplumunu, kendilerine korkunç bir azap gelmeden önce uyar!" diye kavmine gönderdik.

Ve tekrar tekrar belirtildiği üzere Nuh sadece kendi toplumuna gönderilmiştir ve cezaya çarptırılan sadece onun halkıdır.

"Onu yalanladılar. Biz de onu ve gemide onunla birlikte olanları kurtardık, ayetlerimizi yalan sayanları da suda-boğduk. Çünkü onlar kör bir kavimdi." (A'raf Suresi, 64)

Tufanın bölgesel olduğuna bir başka kanıt da şu ayetlerdir ayrıca::

İsra

 2. Aynı şekilde, Musa'ya kitabı vermiştik. İsrail oğullarını şu gerçeğe iletmek için: "Benden başka bir sahip edinmeyin.

3. Onlar, Nuh ile birlikte taşıttığımız kimselerin soyudur; o şükreden bir kuldu.

4. Kitapta, İsrail oğullarına: "Yeryüzünde iki kere bozgunculuk çıkaracaksınız ve alabildiğine kibirleneceksiniz," diye bildirdik,

Dikkat edin İsrailoğulları "Nuh ile birlikte taşıttığımız kimselerin soyudur" diyor. Eğer Nuh Tufanı bölgesel değil de evrensel olsaydı ve tüm dünyada felaketten sadece Nuh ve gemiye binenler kurtulmuş olsaydı, şu an yeryüzündeki tüm insanlar Nuh toplumunun soyundan olacaktı. Ama hayır, sadece  İsraoğulları için Nuh'un gemisine binenlerin devamı deniliyor ayette. Demek ki diğer milletler o gemideki insanlardan türemedi ve kesinlikle o felakette yok edilen sadece Nuh halkıydı.


Selam ve sevgiler

Hiç yorum yok: